Konunun içeriğine girmeden önce tarifsiz acının ana kaynağı olan 6 Şubat Asrın Felaketi depremini anmadan geçmek olmaz.

11 ilde saat 04.¹⁷' de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük afeti yaşandı.
Binlerce yurttaşımız hayallerini, yüzbinlerce insanımız sevdiklerini ve koca bir ulus tebessümlerini yarıda bıraktı.

Yeryüzü kabuğunun görüp görebileceği en şiddetli depreme tanıklık ettik.
Kış, şiddetini olabildiğince cömert sergilerken iliklerine kadar yanan kalplerin sabahına uyanmak şükür mü gerektirirdi yoksa isyan mı bilemedik hiç birimiz.

Devlet erkanı, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, sivil vatandaşlar koca bir ülke;
Üzerimize ne düşüyor?
Ne yapmamız lazım ?
Nereden başlamalıyız?
Sorularıyla topyekun ayağa kalkmıştı.
Yerinde görmeden duymak afaki gelecektir.
Koca bir coğrafya şantiye alanına dönüşmüş, yaralar sarılmaya başlanmış, umut fideleri yeşermişti.
"Dayanışma, depremden büyüktür" sözü ete kemiğe bürünmüştü adeta.

Ana başlığa gelecek olursak:

Devlet adam da yetiştirmiş, evlatta.
Tüm gelecek planları bir kenara bırakılmış şimdi ne yapmalıyız sorusuna; Çatık kaşın arasında devletin baba yüzü olan Vali eliyle, inisiyatif alma cesareti sergileyerek cevap bulmuştur.

Hatay Valimiz Sayın Mustafa Masatlı'dan bahsediyorum.
Tabii isimsiz onlarca kahramanın birlikten doğan kuvvetine atıfla.
Sert mizacı, keskin cümleri arasında gözleri dolarak, dişler sıkılarak anlattığı iki yıl ..
Güne vurulduğunda 730 gün ..
Yüzlerce sayfalık brifing, proje, plan arasında öyle bir şey yapmış ki Sayın Valimiz, manşet yapsanız günlerce ana haber bültenlerinin baş konusu ve konuğu olur.
Pek tabii suistimale açık, kötü niyetlilerin üzerinden nemalanacağı bir risk aslında.

Muhalefetin, sırf muhalefet yapmak adına konuşmaları, Vali Bey nezdinde tüm İdare makamlarını zan altında bırakması, gördüklerimiz ve şahitlik ettiğimiz hizmetlerin yanında lafüguzaf kalıyor.

Kanunlarla çerçevesi çizilmiş "Vali, ilde Cumhurbaşkanının temsilcisi ve yürütme vasıtasıdır" [5442 Sayılı K./9.md.]
Yetki Genişliği ilkesine haizdir.
Devlet adına, devleti için çalışır.
Hem gözlemci hem de müdahale yetkisi olan kişidir.
Makam da yetkili ismi, iktidarın ya da hükümetin adamı olarak lanse edenler 1935 ve sonrası tek partili dönemlerini anımsamalıdır !
Bu emsali hatırlamalarına yardımcı olayım:
Cumhuriyet Halk Partisi vilayet örgütlerinin başkanları kendi vilayetlerine vali olarak atandılar./1935 IV. CHF Kurultayının 95. Maddesi parti-devlet bütünleşmesini tanımlar.

Vali, bırakın hükumetin adamı olmayı, partinin adamıydı o zamanlar.

Uzatmayacağım ..
Herkes bakmakla görmek arasındaki farkı idrak edemiyor.
Ne deniyor?
Hatay Valisi Sayın Mustafa Masatlı
Taş Ocağı Kurmuş
Bildiğimiz taş ocağı
Hatta Vali'nin taş ocakları var, Vali Bey doğayı katlediyor diye soru önergeleri bile verilmiş !
İnanılır gibi değil ama inanın, burası olmazların olabileceği bir hayat dersliği.

Bu inisiyatif alma cesareti takdir beklerken, cezalandırma aşamasına kadar gelmiş neredeyse.
Sanki taş ocağında ögüten taşlar, adeta valiyi taşlamak için biriktirilmiş, bir çukur da biz kazalım dercesine peste beklenilmiş.
Ama diledikleri ve bekledikleri her ne ise olmamış.
Vali Bey o taş ocakları ile bakın neler yapmış !
Dünyanın en büyük şantiye alanı kuruluyor.
Hatay ili başta olmak üzere nitelikli insan gücünü bulmak zor, ekipman yok, herkes kendi enkazının başında ya canını kurtarma telaşında ya da canlarını.

Hal böyleyken Hatay'ı yeniden inşa etmek hata kabul etmeyecek kadar dikkatli ve hızlı ilerlemeliydi.
Sayın Valimiz, devreye giriyor ildeki taş ocaklarını kendi bünyesinde toplama kararı alarak şirket çatısı altında birleştiriyor.
Felaketi bile fırsata çeviren ahlak yoksunu bazı üreticilere; piyasayı revize ederek adeta ders veriyordu.
Artan fiyatlar stabilize ediliyor, başta çimento ve bir çok inşaat malzemesi üretilip, inşaat sahalarına sevk ediliyordu.

Kamu kurum ve kuruluşlarına, ihtiyaçları niteliğinde malzeme temini sağlanıyor, işlerin daha hızlı sonuç almasına çok büyük katkı sağlıyordu.

Ve Sayın Valimiz;
"Bu şirket daimi değildir, görev ve hizmet süresini tamamlayana kadardır" diyerek muhtemel algıların da cevabını peşinen vermiş oluyor.

Böylesi devasa bir alanda, anında aksiyon alabilmek "yetişmiş ve kalifiye" bir zekânın tezahürü.
Öyle ki Sayın Vali, şirket bünyesinde oluşturulan bu hizmetin adını bile tarihi atıfla güçlendirmeyi göz ardı etmemiştir.

HİLAL HATTI

Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsi meselem dediği Hatay'a çektiği hattın adına ithafen yani Hatt-ı Hilâl'i, yeniden çizerek "Hilal Hattı" olarak belirliyor ve Valilik bünyesinde kurulan şirketin ismi hayat buluyor.

Yazılacak, anlatılacak, tarihe not düşülecek o kadar konu ve yaşanmışlık var ki bunları tek yazıda toplamak inanın çok zor.

Bir konuyu daha belirtmeden geçmek haksızlık olur diye düşünüyorum.

Kıymetli Hanımefendi Esra Masatlı ..
O da devletin anne şefkati sorumluluğunu üstlenmiş adeta.
Deprem bölgesinde yetim ve öksüz kalan, binlerce çocuk ve genç için Hatay Valiliği bünyesinde projeler üretilmiş ve bizzat kendisi de ilgilenmiş.
Yüreğimizdeki Işık Projesi ile 6828 yetim ve öksüz evladımıza yüreğini açmış, eğitimden, sosyal yaşama adapte sürecine kadar her bir konuda rehberlik görevini kendine vazife bilmiş.

Bizler gittik hem yerinde gördük, hem de Kıymetli muhatapların hitaplarında bizzat dinleme fırsatını bulduk.

Devletimiz de büyük
Devletimizin evlatları da.

Var Olsunlar ..