Uzun yıllar süren Esad Saltanatı ve Baas Rejimi, Beşar Esad'ın ülkesini terketmesiyle son buldu.
Esasen "son buldu" cümlesi yeni cerayen etmiş bu hadise için oldukça erken bir tanımlama olur.

Neredeyse 60 yıllık saltanatın, köklenmiş alışkanlıkları kadar ardında bıraktığı enkaz da oldukça büyüktü.
Uzun süren saltanat yerini artık sonucu öngörülemeyen bir bilinmezlik denklemine bıraktı.

Baas kelime manâsı ile "Diriliş" anlamına gelmekteydi fakat her dirilişin olduğu gibi bunun da sonu vardı. 
Arap Dünyasını tek bir devlet çatısı altında toplamayı hayal eden Baasçılar, bir tecellinin enkazında kayboldular.

Bir çok etnik kimliğin dinin ve mezhep farklılıklarının gölgesinde büyüyen milyonlar; herkesin gözleri önünde sergilenen vahşetin ve hesaplaşmanın ağır diyetini ödediler.

Yalnızca onlar değildi diyet ödeyenler.
Canını kurtarma telaşına düşen milyonlarca yaşlı, genç, çocuk Suriye'linin akın ettiği ya da sığındığı ülkeler de ağır bedeller ödediler.

Özellikle 911 km. kara sınırına sahip olan ülkemiz; gerek maddi gerekse manevi bir çok yükün altına girmiştir.

Ensar/Muhacir kelimelerinin arkasına toplanmış milyonlarca insan ve onların dolaylı ya da doğrudan sebep olduğu onlarca sorun da beraberinde geldi.

Demografik yapının değişmesi, kültürel etkileşimin zıtlaşması, gruplaşmalar hatta çeteleşmelere varıncaya kadar bir çok tehdidin muhatabı olmuştur Türkiye.

Süreç neredeyse 16 yıl sürmüş ve akıbetinin nereye varacağı henüz kesinlik kazanmamıştır.

Orta-Doğu ! Büyük Ortadoğu Projesi ile kan gölüne çevrilmeye yemin edilmiş yerdir. 
Dünyanın ilk kurulduğu kıtadır burası.
İnsanlığın ilk tohumu ektiği, yerleşik hayata geçildiği, hayvanların ıslah edildiği, değerlerin ve toplum sözleşmelerinin ana kaynağının ev sahibiydi.

Şimdi ise türlü türlü isimler konulan; sistemin, ajansın, şirketin ve bilinen bilinmeyen bir çok etkin gücün vekalet yurdu haline geldi.

Aslolan elbette insanlık.
Huzur içinde bir dünyaya o dünyanın içindeki cennet vatanın huzuruyla erişilirdi ancak.
Bugün Suriye'de bambaşka bir dünyanın kapıları aralanmaya çalışılıyor.

"Yeni Dünya" denilen bu kalıbın içine sığdırılabilecek yüzlerce sebep, binlerce sonuç vardır.
Kimi iddialar adeta komplo teorisyenlerine parmak ısırtacak kadar afaki ve insan zihninin kavrayamacağı kadar karmaşıktır.

Öte yandan tabiî ki İsrail !
Israil'in Filistin'de başlattığı ve dalga dalga tüm bölgeyi saran örtülü ya da örtüsüz tüm planları işlemeye devam ediyor.
Golan Tepelerini ele geçirmesi daha doğrusu bizzat eline bırakılması kendiliğinden ortaya çıkmış bir sonuç değildi.
Arz-ı Mevud göstere göstere şekilleniyor, dünya bu tiyatroyu seyrediyordu.

Bölge devletlerden başta Türkiye olmak üzere, İran/Irak hatta Azerbaycan bile nasıl hamleler atılması konusunda temkinli ve tedirgindir.

Özellikle deniz aşırı devletlerin petrol zerevlerinin vanası olan bu bölge; yabancı misafirlerin, ev sahibi konumuna geçmelerine zemin hazırlıyor gibi !

Rusya'nın, Devrik ya da kaçak lider Esat'la çıkar ortaklığı, NATO Cephesinin hoşuna gitmese de işine gelen bir sessizliği de beraberinde getiriyor.
Lazkiye bölgesine çekilen Rus birlikleri, korkudan veyahut endişeden dolayı böyle bir hamle yapmadı. Lazkiye önemli bir kapı ve sıcak denizlere açılan bölgeydi, asıl amaçta buydu sanırım.
Sessiz sedasız alınmak istenen yere konuşlanmak!

Amerika'nın "endişeyle seyrediyoruz" palavrası
Italya'nın "Suriye de yaşananlar vahşet" çıkışları
Ve elbette ki İngiltere'nin "güçlü olan kazansın" tavrı !
Dikkatle takip edilmelidir.
Öte yandan
Bölgede asıl can sıkıcı olan ise PKK/YPG'nin tepkisizliğidir ...
Afrin/Ayn El Arap bölgesinde şüphe uyandırıcı sessizliği hayra yorumlanacak türden bir tavır değil.
Kim bilir belki de isim ve eylem değişikliğine gidiliyordur !
Ya da gidildi.
Eli kanlı gerilla (!) Yeni bir yüz, yeni bir isimle yeniden peyda olabilir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti asırlardır süren bu keşmekeşin tam kalbinde oturan, yön veren ya da yol veren büyüklüktedir.

Bölgeye yönelik atacağı her adımı, bin düşünüp bir söyleyeceği yerdedir.

Devletiyle Millet/Milletiyle Devlet olmuş bu gelenek taviz vermeden devam edecek hatta yeniden bânilik boyutuna evrilecek güçtedir.

Hamasi söylemler, gürültülü gösterişli pozlar yerini itidalli bekleyişe ve nokta atışı hamlelere bıraktığında:
"Yeni Dünya" severler "Yeniden Türkiye" ile tanışacaktır.

Büyük Türk Milleti her zaman Devletinin yanındadır.